Kore Savaşı Anlatım ve Fotoğrafları..

KORE SAVAŞI

(TÜRK TUGAYLARININ MUHAREBELERİ)

(1950-1953)

Kore yarımadasının jeopolitik önemi

“Sabah Sessizliği Ülkesi” anlamına gelen Kore, Asya kıtası ile Japon adaları arasında bir köprübaşı konumunda olup, Çin, Japonya ve Rusya gibi büyük güçlerin arasında yer alan, stratejik öneme haiz bir yarımadadır.  Kore yarımadası bu konumu nedeniyle, son 150 yıldan beri sürekli bu güçlerin rekabetine sahne olmuştur. Kore yarımadası aynı zamanda, yayılmacı politikalar izleyen, doğudaki ticari faaliyetlerini emniyete almak isteyen ABD, İngiltere ve Fransa gibi bölge dışı büyük güçlerin de dikkatini çekmiştir. Tüm bu devletler, kendi amaçları doğrultusunda; Kore yarımadasını elde bulundurmak, kontrol etmek veya nüfus alanı haline getirmek için birbirleriyle sürekli mücadele etmişlerdir. Bu nedenlerle Kore yarımadası, tarihin her döneminde çatışma ve savaş alanı olmaktan kurtulamamıştır.  Kore topraklarında sürdürülen savaşların her birinde yabancı kuvvetler çarpışmış ve her defasında yenilen, ezilen Kore halkı olmuştur.

Japonya’nın Kore’yi işgali

Japonya, 1895 Çin-Japon Savaşı’nda Çin’i, 1904-1905 Rus-Japon Savaşı’nda Rusya’yı yenilgiye uğratınca Kore üzerinde oldukça büyük bir nüfuza sahip olmuş, 1910 yılında Kore yarımadasını işgal ederek bu ülkeyi Japonya’nın bir eyaleti haline getirmiştir. Kore halkı 1919’da, Japon idaresine karşı bağımsızlığını ilan etmişse de Japonlar bu harekatı bastırmıştır. Kore’deki Japon işgali 2.Dünya Savaşı dönemine yani 1943’e kadar sürmüştür.

Güney ve Kuzey Kore Devletlerinin kurulması

Japonya’nın 2.Dünya Savaşı sonunda teslim olmasından sonra, Sovyetler Birliği ile ABD arasında yapılan anlaşmaya göre, 38’inci Paralel sınır hattı olmak üzere, Kore yarımadasının kuzeyini Sovyetler Birliği, güneyini de ABD işgal etti. Sovyetler Birliği ve ABD işgal ettikleri bölgelerde kendilerine bağlı idare kurdular.

İlerleyen günlerde, Birleşmiş Milletlerin çabaları Kore’nin birleşmesini sağlayamadı. 1948 yılında, her iki Kore’de yapılan seçimler sonucu; güneyde Kore Cumhuriyeti, kuzeyde Komünist rejimle yönetilen Kore Halk Cumhuriyeti adı altında, birbirleriyle hasım iki ayrı devlet kuruldu.

Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırısı

ABD’nin Güney Kore’deki varlığından Komünist Çin ve Sovyet Rusya rahatsızdılar. Bu iki devlet, Kuzey Kore’ye her türlü desteği vererek, saldırgan bir devlete dönüştürdüler. Kore anlaşmazlığı, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore’nin sınırı teşkil eden 38’inci paralel boyunca Güney Kore’ye aniden saldırmasıyla sıcak savaşa dönüştü.

Birleşmiş Milletler’in savaşa müdahalesi

Birleşmiş Milletler’in saldırıyı durdurmak ve anlaşmazlığı barış yoluyla çözmek amacıyla yaptığı girişimleri dikkate almayan Kuzey Kore, taarruzuna devam ederek, 29 Haziran’da Güney Kore’nin başkenti Seul’ü ele geçirdi ve ülkenin güneyindeki Pusan şehrine kadar olan büyük bir bölgeyi işgal etti. Birleşmiş Milletler 27 Haziran 1950 tarihinde, Kuzey Kore’nin saldırısına son verilerek, bölgede barış ve güvenliğin tekrar sağlanması için üye ülkelere Kore’ye asker gönderme çağrısında bulundu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu on altı devlet muharip birliklerini, beş devlet de sağlık birliklerini Birleşmiş Milletler ordusunun emrine verdi. Türkiye Birleşmiş Milletlerin Kore’ye yardım çağrısına ABD’den sonra olumlu cevap veren ikinci ülkedir.

Kore Harbi, istilaya uğramış bir ülkenin özgürlüğü uğrunda Birleşmiş Milletlerin ilk müşterek silahlı karşı koymasıdır.

Kore Savaşı’na katılan ülkeler, asker sayısı ve şehit/ölü miktarı 

Savaşa Birlik Gönderen Ülkeler Savaşın başlamasıyla birlikte gönderilen asker sayısı Savaş ve devamında gönderilen toplam asker sayısı KayıplarŞehit/ölü Katılış
ve
Ayrılış
Tarihleri
Muharip Birlik Gönderen Ülkeler
Türkiye 5.726 56.536 724 17.10.1950 / 1971
ABD 302.482 1.789.000 36.940 27.06.1950 / 1957
İngiltere 14.198 56.000 1.078 29.06.1950 / 1957
Kanada 6.146 25.687 321 26.07.1950 / 1957
Avustralya 2.282 8.407 339 29.06.1950 / 1957
Yeni Zelanda 1.389 3.794 23 30.07.1950 / 1955
Filipinler 1.400 7.420 112 19.09.1950 / 1955
Fransa 1.119 3.421 262 29.07.1950 / 1965
Tayland 1.294 6.326 129 16.07.1950 / 1955
Yunanistan 1.263 4.099 192 01.12.1950 / 1955
Etiyopya 1.271 3.518 121 06.05.1951 / 1965
Kolombiya 1.068 5.100 163 08.05.1951 / 1955
Belçika 900 3.498 99 31.01.1951 / 1955
Hollanda 819 5.322 120 16.07.1951 / 1955
Lüksemburg 44 3.794 2 31.01.1951 / 1953
G.Afrika 826 826 34 16.11.1950 / 1963
Sıhhi Destek Birliği Gönderen Ülkeler
İsveç 154 162 28.09.1950 / 1957
Norveç 105 623 3 22.06.1950 / 1954
Hindistan 70 627 1 20.11.1950 / 1953
İtalya 72 623 16.11.1951 / 1955
Danimarka 100 630 07.03.1951 / 1953
Güney Kore 137.899

Kaynak: Kore Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı


Türkiye’nin Kore’ye asker gönderme kararı ve gönderilecek birliğin teşkili 

BM’nin çağrısı üzerine 25 Temmuz 1950’de Bakanlar Kurulu’nun Güney Kore’ye kuvvet gönderme kararı vermesi üzerine, Genelkurmay Başkanlığı tugay seviyesinde bir birliği Kore’ye gönderilmek üzere görevlendirmiştir. Yurdun çeşitli yörelerinde bulunan birliklerden oluşturulan Kore Tugayı’nın komutanlığına Tuğgeneral Tahsin YAZICI, 241’inci Piyade Alay komutanlığına ise Albay Celal DORA atanmıştır. Tugay, tercihen gönüllü olarak seçilen subay, astsubay ve erlerden oluşmuştur.

1’inci Türk Tugayı’nın Kore’ye intikali ve savaşa hazırlanması

25 Eylül 1950 tarihinde İskenderun limanından hareket eden 5083 kişilik 1’inci Türk Tugayı, 24 günlük bir deniz yolculuğundan sonra 18 Ekim 1950 tarihinde, Kore’nin güneyindeki Pusan Limanına ulaşmıştı. Bu yolculuk 5 gemi ile yapılmıştır. 3 gemi (General J.H.Mc.Rae, General W.G.Haan, Private E.H.Jhonson transportları) personeli, 2 gemi (La Fayette Victory, Cornell Victorry şilepleri) malzemeleri taşımıştır. Türk Tugayı iki gün sonra, Pusan’dan kuzeydeki Taegu şehrine trenle intikal etmiş ve burada savaş hazırlıklarına başlamıştır.

“North Star-Kutup Yıldızı” kod adı verilen Türk Tugayı, 8’inci Amerikan Ordusu 25’inci Tümeni’nin emrine verilmişti. Başlangıçta Türk Tugayı’na; gerilla ile mücadele etmek, yolların ve köprülerin güvenliğini sağlama görevi verilmiştir.

Türk Tugay’ının Kore’ye ayak basmasından önce savaşın genel durumu

Kuzey Kore ordusunun 25 Haziran’da başlattığı taarruz sonucunda Pusan’a çekilmiş olan Birleşmiş Milletler ve Güney Kore ordusu, üç ay sonra Kuzey Kore ordusuna karşı taarruza başladı. Amerikan 10’uncu Kolordusu 15 Eylül 1950’de Seul’un batısındaki Inchon’a denizden baskın tarzında bir çıkarma yapmış ve 16 Eylül’de Pusan köprübaşı mevzilerindeki BM ve G.Kore orduları da K.Kore ordusuna karşı taarruza başlamışlardı. Bu karşı taarruz sonucunda, K.Kore ordusu bozguna uğrayarak geri çekilmek zorunda kalmıştı.

BM ordusu, 28 Eylül’de başkent Seul’ü düşmandan geri aldı ve 38’inci Paraleli süratle geçerek, Çin sınırına dayandı. Birleşmiş Milletler ordusu K.Kore kuvvetlerine son darbeyi vurmak ve Kore yarımadasının dışına sürmek amacıyla 24 Kasım 1950 tarihinde genel taarruz yapmaya karar vermişti. BM ordusu komutanı General Mc.Arthur zaferden çok emin idi. Savaşın kısa zamanda sona ereceğini, askerlere Noel’de ülkelerine dönebileceklerini söylemişti.

K.Kore ordusunun gücü BM ordusu karşısında yetersizdi. Bu nedenle BM ordusu karşısında tutunamamış ve geri çekilmek zorunda kalmıştı.  Genel taarruza başlayacak BM ordusunun K.Kore ordusuna son darbeyi vurması an meselesiydi. Ancak beklenmedik bir durum ortaya çıktı, Komünist Çin savaşa katılıyordu.

Başlangıçta Çin doğrudan savaşa katılmamıştı. Ancak, 25 Haziran’da savaşın başlamasıyla birlikte binlerce Çin askeri, gerilla görünümünde, K.Kore ordusu ile birlikte G.Kore topraklarına girerek BM ordularının yan ve gerilerinde faaliyetlere başlamıştı. Çin, BM ordularının kendi sınırına yaklaşması karşısında, “Komşusu istilaya uğrarken Çin ulusu kayıtsız kalamaz, Japonların yaptığı gibi bu kez de Amerikalılar Kore üzerinden bütün Çin’i ve Asya’yı istilaya başlamışlardır.” diyerek, savaşa ilgisiz kalmayacağını göstermiştir.

26 Kasım 1950’de, on binlerce Çin askeri birkaç koldan sınırı geçerek, BM ordularına karşı aniden karşı taarruza başladı. Çin ordusunun karşı taarruzu karşısında, başta Amerikan askerleri olmak üzere, Güney Kore ve diğer BM askerleri bozguna uğrayarak süratle geri çekilmeye başladılar.

Türk Tugayı’nın savaşa katılması

Birleşmiş Milletler ordusunun 24 Kasım’da başlatacağı kesin sonuçlu genel taarruza katılmak üzere Türk Tugayı’nın Kunuri bölgesinde toplanması emredildi. Chongdon bölgesinde bulunan Türk Tugayı, 22 Kasım 1950’de bulunduğu yerden hareket ederek, 26 Kasım 1950’de Kunuri bölgesine intikalini tamamladı.

Türk Tugayı Kunuri’ye intikalini henüz tamamlamışken, Çin ordusu 26 Kasım’da taarruza başladı. Çin ordusunun bu ani taarruzu karşısında bozulan BM ordusu geri çekilmeye başlayınca, bu çekilişi himaye etmek ve emniyeti sağlamak üzere Türk Tugayı görevlendirildi. Tugay’a Kunuri’nin doğusunda bulunan Tockhon şehrinin Çinlilerden önce ele geçirilmesi emredildi. Böylece Türk askeri savaşa fiilen katılmış oldu.

Türk Tugayı, kısmen yaya kısmen motorlu olarak, dar bir şose üzerinden Tokchon istikametine doğru, 26 Kasım saat 18.00’den itibaren yürüyüşe başladı. Çin kuvvetlerinin daha önceden Tokchon şehrine ulaştıkları haberinin alınması üzerine Tugay Komutanı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, yürüyüşe son vererek savunmaya elverişli olan, Choyangmyon kesimine dönüp Kunuri-Tokchon yolunu orada tıkama kararı aldı.

Kunuri-Tokchon yolu, dağlık alanda, iki aracın karşılıklı geçişine ve manevraya izin vermeyen,  etrafı sarp, kayalık ve uçurumlarla çevrili dar bir yoldu. Geriye gelişi güzel çekilen BM ordusu, düşmandan kaçan sivil halk (sivil halkın içinde gerillalarda bulunuyordu) bu dar yolda birliklerin harekatını güçleştiriyordu.

Çin kuvvetleri ile temas 28 Kasım gece yarısından sonra oldu. Keşif Takımı 28 Kasım, saat 01.00 sıralarında Karilliyong Dağında Çinlilerin baskının uğradı. Bu baskında çok sayıda askerimiz şehit oldu, yaralandı ve esir edildi.

Bu saldırı, Türk askerinin düşmanla, yani Çin askerleri ile ilk teması olmuştur. Türk Tugayı, düşmanın ilerleyişini yavaşlatmak ve durdurmak maksadıyla Kunuri’de oyalama muharebeleri yaparak geri çekilmiştir.

28 Kasım 1950 tarihinde düşmanla ilk teması sağlayan Türk askeri savaşın sona erdiği 27 Temmuz 1953 tarihine kadar; savaş azim ve iradesini koruyarak, Kore Savaşının her safhasında her türlü muharebe harekatına katılmış, üzerine düşen tüm görevleri en iyi şekilde yerine getirmiştir. Kore Savaşı’na 1,2,3 ve 4’üncü Türk Tugayları katılmıştır. Türk Tugaylarının icra ettiği bu muharebeler Kore Savaşı’nın seyrini ve kaderini etkilemiştir. Bu muharebelerden önemli olanlar kısaca aşağıya çıkarılmıştır.

 1. KUNURİ MUHAREBELERİ: (26-30 Kasım 1950)

Wavon Muharebesi,

Sinnimni Muharebesi,

Kaechon (Pongmyongni) Muharebesi,

Kunuri Boğazı Muharebesi,

Sunchon Boğazı Muharebesi.

2. KUMYANGJANGNİ MUHAREBESİ: (25-27 Ocak 1951)

3. BAŞKENT SEUL’UN SAVUNULMASI (TAEGYEWOVNİ MUHAREBESİ) (13-18 Mayıs 1951)

4. MUHAREBE İLERİ KARAKOLU MUHAREBELERİ

Elko, Karson, Büyük ve Küçük Vegas, Batı ve Doğu Berlin Muharebeleri. 

Bu muharebeler hakkında kısa bilgi aşağıda yer almaktadır.

KUNURİ MUHAREBELERİ : (26-30 Kasım 1950)

Wavon Muharebesi (28 Kasım 1950)

Tugay Keşif Takımı’nın 28 Kasım saat 01.00 sıralarında Karilliyong Dağında Çinlilerin baskının uğraması üzerine Türk Tugayı daha geride, Wawon’da düşmana karşı savunmaya geçti. Çin birlikleri, 28 Kasım, saat 08.00’den itibaren saldırılarını Wawon’da Türk Tugayı’na yöneltti. Tugay çok üstün sayıda düşmana karşı başarılı savunma yaparak, düşmanın ilerleyişini akşama kadar durdurmuştur. Buna rağmen,  takviye alan düşman saldırılarını artırarak sürdürmeye devam etmiştir. Birliklerimizin kuşatılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması üzerine, Tugay Komutanı, birliklere 5 km. kadar geride bulunan, Sinnimni mevzilerine çekilme emrini vermiştir. 

Sinnimni Muharebesi (28/29 Kasım 1950)

Wawon’dan Sinnimni’ye çekiliş 28 Kasım saat 18.00 başlamıştı. Bazı düşman birlikleri çekilen birliklerimizden önce Sinnimni’ye hakim tepelerde mevzilenmişti. Düşman, 28/29 Kasım 1950 gece yarısı, Sinnimni köyünün içinde ve civarındaki tepelerde mevzilenen birliklerimizi yoğun ateş altına aldı. Düşmandan kaçan sivillerin arasına karışan düşman gerillaları Sinnimni köyü içerisinde gizlenerek düşmanın saldırısıyla eş zamanlı olarak birliklerimize ateş açmışlardı. Bu saldırı, birliklerimizde büyük zayiata, araç, silah ve mühimmat kaybına neden oldu. Düşman bazı birliklerimizi kuşattı ve geri çekiliş yolunu kesti. Sinnimni’de kahramanca savaşan birliklerimiz, Amerikan uçaklarının ve bir tank takımının ateş desteği ile çemberi kırarak Kaechon bölgesine çekildi.

Kaechon (Pongmyongni) Muharebesi (29 Kasım, saat: 17.00)

Sinnimni’den  Kaechon’a çekilen Tugay birliklerine karşı düşman baskısını artmış ve birliklerimizin mevzilerinin gerisine sarkarak kuşatma hareketlerine devam etmiştir. Tugayla beraber hareket eden bir Amerikan piyade taburu hiç haber vermeden cepheden geri çekilmiştir.  Amerikan taburunun geri çekilmesiyle cephede oluşan boşluktan Çin birliklerinin Tugayı kuşatma tehlikesi ortaya çıkmıştı. Bu durum karşısında Tugay da kuşatılmamak için 29 Kasım saat 17.30’dan sonra geri çekilmeye karar vermiştir.

Kunuri Boğazı Muharebesi (29 Kasım, saat: 17.30-30 Kasım, saat: 03.00)

Kaechon’dan Kunuri’ye giden yol dar bir boğazdan geçmektedir. Bu boğaz düşman tarafından tutulmuştu. Ağır zayiat verilmesine rağmen birliklerimiz vuruşa vuruşa boğazı geçtiler ve 30 Kasım saat 03.00’de Kunuri’ye ulaştılar. 

Sunchon Boğazı Muharebesi  (Pyongyan’a Çekiliş-30 Kasım, saat 03.00-18.00)

Kunuri’den Pyongyan’a çekilişte, Türk birliklerinin yanı sıra Amerikan birlikleri de çekilmekteydi. Suncon Boğazı’ı Çin birlikleri tarafında önceden tutulduğu için bu boğaz, küçük guruplar halinde yapılan çetin ve kanlı mücadeleler sonucu geçilmiş ve birliklerimiz ilk toplanma bölgesi olan, Pyongyan’a ağır zayiat vererek ulaşmışlardı.

Kunuri Muharebeleri,  birbirini takip eden; oyalama, çemberi yarma, kurtulma ve imha mu­harebeleridir. Kore’ye geleli henüz bir ay olan Türk Tugayı bu muharebeler ile; 26 Kasım 1950’de çok üstün sayıdaki K.Çin kuvvetlerinin baskın şeklinde başlayan saldırısından dolayı geri çekilmeye başlayan Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin yan ve gerilerini korumuş, düşmanı oyalayarak bu kuvvetlerin emniyetli bir şekilde geri çekilmeleri için yeterli zamanı (3 gün) kazandırmıştır. Bu suretle BM kuvvetleri fazla zayiat vermeden emniyetli bir şekilde geri çekilmiş ve K.Çin Ordusu tarafından kuşatılarak imha olmaları önlenmiştir. Türk Tugayı da kendisini birkaç kez çepeçevre kuşatan düşman çemberlerini yararak, çok zayiat vermesine rağmen her defasında imhadan kurtulmayı başarmıştır. Kunuri Muharebelerinde Türk Tugayı’nın zayiatı; 767 subay, astsubay ve er’dir. (218 şehit, 455 yaralı ve 94 kayıp) Bu zayiat tugay mevcudunun yaklaşık yüzde yirmisidir.

8’inci Ordu Komutanı Korgeneral Walker, Kunuri Muharebeleri’nden sonra Türk askeri hakkında şunları söyledi: “Türklerin en keskin silah olduğunu çabuk öğrendik. Bugün burada sizlere 8’inci Ordu Komutanı sıfatı ile hitap edebiliyorsam bunu Türk Tugayı’na borçluyum.”

1’inci Türk Tugayının Kunuri Savaşlarında göstermiş olduğu olağanüstü başarı, dünya basınında ve siyasi çevrelerde derin akis yaratmıştır.

2. KUMYANGJANGNİ MUHAREBESİ: (25-27 Ocak 1951)

Kunuri Muharebelerinden sonra Komünist Çin ve K.Kore ordularının güneye ilerleyişleri durmadan devam etmiştir. Düşman, 5 Ocak 1951 tarihinde başkent Seul’u tekrar işgal ettikten sonra bütün kuvvetlerini Han nehrinin güneyine geçirmiştir. . Düşmanı durdurma çabaları bir sonuç vermiyordu. İnisiyatifi ele geçiren Çin kuvvetleri BM kuvvetlerine arka arkaya darbeler indirerek ilerliyorlardı. Kar, kış kıyamette, üst üste kaybedilen muharebeler ve uğranılan kayıplar, BM askerlerinin morallerini olumsuz etkilemişti. Çinliler, önünde durulamaz ve baş edilemez bir varlık haline gelmişlerdi. BM ordusunu yıkıcı, dağıtıcı ve çökertici bir panik havası sarmıştı.

Düşman ordusu, Han nehrinin güneyinde, Sarı Deniz’den Doğu Deniz’e kadar uzanan hatta mevzi işgal ederek savunmaya başlamıştı. Bu hatta savunan düşmanın durumunun açıklığa kavuşturulması gerekiyordu. Bu maksatla BM ordusu, düşmanın kuvvetini keşfetmek, yığınağını bozmak ve zayiat verdirmek amacı ile taarruzi keşif yapılmasına karar vermiştir. Geri çekilmeler yüzünden bozulmuş olan moralin düzelmesi ise ancak zafer kazanmakla mümkün olacaktı.

Bu kapsamda, Türk Tugayı’na yıpratıcı taarruz görevi verilmişti. Türk Tugayı 25 Ocak 1951 günü, savunan düşmana karşı iki koldan taarruza başladı. Çinli askerlerin büyük bir inat ve dirençle, bütün varlıklarını koyarak savundukları mevziler Türk askerinin süngü hücumu ile bir bir ele geçirilmeye başlandı. Kumyangjangni kasabası ele geçirildi. 26 Ocak’ta düşman mevzileri tamamen imha edildi.

Kore Savaşı’nın en kanlı muharebesi olarak nitelenen Kumyangjangni Muharebesi, Türk Tugayı’nın bu savaştaki ilk taarruz muharebesidir. Bu muharebeyi gözetleme yerinden izleyen Amerikalılar, muharebe sahasındaki çok sayıda düşman ölülerini ve düşmanın terk ettiği silahları görünce şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi. Düşman ölüleri ya alınlarından kurşunla vurulmuş, ya da süngülenmişlerdi. Kumyangjangni Muharebesi’nde elde edilen zafer, inatla savunan ve hayatları pahasına mevzilerini terk etmeyen Çinli askerlere karşı, yakın boğuşma ve süngü hücumu ile elde edilmiştir.

Türk askeri, Kumyangjangni’de, kendisinden üç misli kuvvetli düşmana karşı kazandığı bu zaferle, düşmanın yenilebilir olduğunu göstermiş ve Çin ordusu karşısında sürekli geri çekilen BM ordusunun moralini yükselterek düşmana karşı harekete geçmesini sağlamıştır. Bunun sonucu olarak, BM kuvvetleri bütün cephede taarruza başlayarak, düşmanı 38’inci paralelin kuzeyine sürmeye başarmıştır.

Bu muharebede; Türk Tugayı’ndan 12 asker şehit olmuş, 31’i de yaralanmıştır. Öldürülen düşman sayısı 1.734’dür. (1734 düşman ölüsü, muharebe meydanında bizzat Amerikalı askerler tarafından sayılarak tespit edilmiştir.)

Ölü olarak ele geçirilen Çinli bir askerin üzerinde, Kunuri’de şehit düşen bir çavuşumuza ait not defteri bulunmuştu. Kunuri’de bize fazla kayıp verdiren K.Çin askerleri bu muharebede de karşımıza çıkmıştı. Aynı düşmanla ikinci kez karşılaşma, Türk Tugayı’nın bütün personelinde öç almanın hınç ve azmini yaratmıştır. Böylece Kunuri’de şehit olanların intikamı alınmış oldu.

Bu zafer ile; Türk Tugay’ı Kunuri’den sonra, ikinci kez düşmanı mağlup ederek savaşın yönünü BM ordusu lehine değiştirmiştir. BM Komutanlığı da Kore’yi terk etme kararını değiştirerek savaşa devam kararı almıştır.

Bu zafer üzerine; Amerikan Kongresince, Türk Tugayına “Mümtaz Birlik Madalyası ve Beratı” verilmiştir. Madalya beratında, “Türk Tugay’ının bütün zorluklara karşı, olağan üstü cesaret ve kahramanlık göstererek Birleşmiş Milletler Ordusunu kurtardığı ve parlak sonuçlar elde ettiği” ifade edilmektedir. Bu madalya, ABD tarafından yabancı bir devletin ordusuna verilen ilk madalyadır.

Tugayımız Kore Cumhurbaşkanlığınca da “Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı” ile taltif edilmiştir. Ayrıca bu zaferin anısına Kore Hükümeti tarafından savaşın yapıldığı alanın en yüksek tepesine “Türk Zafer Anıtı” dikilmiştir.

1’inci Türk Tugay’ı, Kunuri’de düşmanı üç gün durdurmakla BM ordusunun kuşatılarak imha olmasını önlemesine rağmen, içindeki savaş azmini tamamıyla göstermeye fırsat bulamamıştı. Kumyangjangni Muharebesi, Tugay’ımıza bu fırsatı vermiş ve başarısının takdir edilmiş olması da kendine güvenini artırmıştır.

Kumyangjangni Muharebesi, her yıl 25 Ocak’ta, Ankara’da bulunan “Kore’de Savaşanlar Anıtı”nda düzenlenen törenle kutlanmaktadır.

 3. TAEGYEWOVNİ MUHAREBESİ (SEUL’UN SAVUNULMASI) (13-18 Mayıs 1951)

1951 yılının ilkbahar mevsiminden itibaren savaş, karşılıklı mevzi savunması, mahdut hedefli taarruz ve kısa mesafeli geri çekilme harekatına dönüşmüştür.

Kore Savaşı’na 6 ordu ile katılan K.Çin, bu kuvvetlerini Kore’ye getirdikleri 13 ordu ile takviye etmiştir. K.Çin ordusu 8 K.Kore kolordusuyla birlikte, 22 Nisan 1951’de ikinci büyük saldırısını başlatmıştır. Bu saldırıyla birlikte inisiyatifi tekrar elde eden düşmanın amacı, başkent Seul’ü ele geçirmekti. İmjin Nehri hattını savunan Birleşmiş Milletler ordusu, bu saldırı karşısında Seul önlerine kadar çekilmiş ve şehri savunma tedbirleri almaya başlamıştı.

Seul’un 15 km. kuzeydoğusunda, düşmandan gelen iki istikametin birleştiği Taegyewovni bölgesinde keşif üssü tesis etmekle görevlendirilen Türk Tugayı, bu bölgede çepeçevre savunma esaslarına göre mevzilenmişti. Seul’u ele geçirmek amacıyla, bir tümen kadar kuvvetiyle taarruz eden düşmanın gece boyunca devam eden hücumları Türk askeri tarafından her defasında püskürtülmüştür. Türk Tugayı’nı mevzilerinden söküp atamayan düşman, Seul’u ele geçirme amacını gerçekleştirememiştir. Birleşmiş Milletler askerleri, Türk Tugayının geçit vermeyen bu savunma mevzilerine “Türk Kalesi” adını verdiler. 

Bugüne kadar yapılan muharebelerde kesin sonuca ulaşamayan BM ve K.Çin orduları Mayıs 1953 tarihi itibariyle, 38 inci paralele tekabül eden İmjin Nehri-Charwon-Kumhwa ve uzanımı hattında karşılıklı savunmaya geçmişlerdi. Artık, pusu, keşif ve muharebe ileri karakolları çatışmaları ve taktik akınlardan başka bir harekat yapılmıyordu. Büyük askeri harekat durmuştu. Kore sorununu savaşla çözemeyeceğini anlayan taraflar, ateşkes görüşmelerine başlamışlardı.

4. MUHAREBE İLERİ KARAKOLU MUHAREBELERİ (28/29 Mayıs 1953)

(Elko, Karson, Büyük ve Küçük Vegas, Batı ve Doğu Berlin Muharebeleri)

2 yıldır devam eden ateşkes görüşmelerinde, esirlerin iadesi konusunda çıkan anlaşmazlık nedeniyle bir sonuca ulaşılamıyordu. Görüşmelerin sık sık kesilmesi ve bir uzlaşma sağlanamaması, yeniden büyük askeri harekatın başlaması ihtimalini artırıyordu. Bu nedenle, taraflar savunma hatlarını kuvvetlendiriyor, muhtemel taarruzları karşılamaya hazır olarak, tetikte bekliyorlardı.

3 Mayıs 1953’de, 3’üncü Türk Tugayı’na Seul’un kuzeyinde, ateşkes görüşmelerinin yapıldığı Panmunjan bölgesinde, savunma görevi verildi. Amerikan birliklerince savunulan asıl muharebe hattına ve bu hattın 600 metre ilerisinde yer alan; Karsan, Elko, Büyük ve Küçük Vegas, Doğu ve Batı Berlin adlarıyla tanımlanan tepelerde tesis edilen muharebe ileri karakol mevzilerine 3’üncü Türk Tugayı birlikleri yerleşti.

Bu muharebe ileri karakol mevzileri bütün cephede en önem verilen mevzilerdi. Bu mevzilerin düşman tarafından ele geçirilmesi halinde, gerideki asıl savunma hatlarının tehlikeye düşeceği endişesi yaşanıyordu Bu nedenle, BM Ordu Komutanlığı Türk Tugayı’ndan, muharebe ileri karakol mevziilerinin asıl savunma mevziileri gibi sonuna kadar savunulması istemişti.

Düşman, ateşkes görüşmeleri öncesinde, büyük bir zafer kazanarak masaya avantajlı bir şekilde oturma düşüncesindeydi. Düşmanın iki amacı vardı, ya Panmunjan ateşkes görüşmelerinde isteklerini BM’ye kabul ettirecek ya da BM ordusunun hatlarını yararak sonuca ulaşacaktı.

K.Çin birlikleri muharebe ileri karakol mevziilerine ilk kez 15 Mayıs 1953’de saldırdı. Bu saldırı mevziilerdeki kahraman askerlerimizin bomba ve süngü muharebeleriyle püskürtüldü. 28 Mayıs 1953’de düşman bir alaydan fazla bir kuvvetle; Doğu ve Batı Berlin, Büyük ve Küçük Vegas, Elko ve Karsan’daki muharebe ileri karakol mevziilerini şiddetli topçu ve havan ateşi altına alarak taarruza başladı. Düşmanın bu taarruzdan amacının; muharebe ileri karakol mevziilerini ele geçirdikten sonra Türk Tugayı’nın işgal ettiği asıl savunma mevziilerini de ele geçirerek cepheyi yarmak olduğu anlaşılıyordu.

Muharebe ileri karakolundaki Türk birlikleri mevzilerinde kahramanca savaşarak düşmana geçit vermediler. 30 saat süreli 28-29 Mayıs 1953 tarihli direniş çok kanlı bir şekilde cereyan etmiştir. Bu muharebede 151 askerimiz şehit olmuş 241’i de yaralanmıştır. Bu saldırıda taarruz gücünü yitiren düşman 38 inci paralel hattının güneyine geçemedi. Türk Tugayının üstün savaş yeteneği ile oluşan bu direniş nedeniyle K.Çin, ateşkes anlaşması öncesinde umduğu avantajı elde edemedi ve ateşkes görüşmelerine yeniden başlamak zorunda kaldı. 27 Temmuz 1953 tarihinde Panmunjom Ateşkes Anlaşması imzalandı. Bu muharebe, Kore Savaşı’nın son muharebesi olmuştur. 3’üncü Türk Tugayı Vegas Muharebeleri’ndeki başarısından sonra ABD Cumhurbaşkanlığınca; “Legion of Merit” nişanı ile taltif edilmiştir.

Sonuç olarak;

Kore’de savaşan Türk Tugayları, savaşın kaderini dört kez değiştirmiştir. Kunuri ve Kumyangjang-ni Muharebeleri ile yenilmez diye nitelenen K.Çin ordularını yenerek BM kuvvetlerini büyük bir hezimetten kurtarmış ve BM ordularının Kore’yi terk etme düşüncesinden vazgeçmesini sağlamıştır. Taegyewovni (Seul) savunması ile başkent Seul’ün düşman eline geçmesine mani olmuş, Vegas Muharebesi ile de ateş-kes anlaşmasının yapılmasını sağlamıştır.

1950-1953 yılları arasında meydana gelen Kore Savaşı’na 1,2,3 ve 4’üncü Türk Tugayları katılmıştır. Savaşa fiilen katılan Türk askerinin sayısı 21.212’dir. Kore Savaşı’nda 724 askerimiz şehit olmuş 2147’si yaralanmıştır. 234 askerimiz esir düşmüş. 166 askerimiz ise kayıp olmuştur (Kore’de şehit olan askerlerimizin isimleri Ankara’daki Kore Anıtı’nda yer almaktadır). 25 Eylül 1950-27 Temmuz 1953 tarihleri arasında meydana gelen Kore Savaşı’na katılan askerlerimiz “GAZİ” unvanı ile onurlandırılmışlardır.

Çinliler esir kamplarında esirlere her türlü yalan, şaşırtma, korkutma ve işkence metotları uygulayarak beyin yıkama faaliyetleri sürdürmüşlerdir. Bu faaliyetlerden BM askerleri içinde sadece Türk esirleri etkilenmemiştir. Esir kamplarındaki olumsuz her türlü şartlara en iyi dayanan Türkler olmuştu. Kötü yaşam koşulları, disiplin zafiyeti ve zorluklarla baş edememe gibi nedenlerle esir kampı yaşamına ayak uyduramayan birçok BM askeri hayatını kaybetmiştir. Buna karşılık, esir kamplarında hayatını kaybeden Türk askeri yoktur. Türk askerleri esir kamplarında dirençlerini ve askeri disiplini her zaman muhafaza ettiler, emir ve komuta zincirini bozmadılar. Türk askerleri esir kamplarında 24 saat birbirlerine destek oldular, kamp yaşamına topluca katılarak hayatlarını idame ettiler. Yürüyemeyen arkadaşlarını sırtlarında taşıdılar, hasta olan, üşüyen arkadaşlarını vücutlarıyla ısıttılar.

Türk askeri, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da yaşattığı destanı Kore’de de göstermiştir. Emir komuta gereği uygulamak zorunda olduğu BM ordularının geri çekilme harekatlarını bir zül saymıştır. Ölmeye programlanmış Çin askerine muharebe meydanlarını dar etmiştir. Türk süngüsü Çinlilerin kabusu olmuştur.

Kore Savaşı, aynı zamanda canını hiçe sayan kahraman Türk askerleriyle de destanlaşmıştır. 22 Nisan 1951’de, Çin kuvvetlerince kuşatılan piyade bölüğünde görevli topçu ileri gözetleyici Üsteğmen Mehmet Günenç’ten şu telsiz mesajı alınmıştı. “Düşman bulunduğum tepeyi işgal etti. Çok şehit verdik. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinat veriyorum. Bataryalar ateş etsin”. Bunun üzerine topçu irtibat subayı da telsizle şu cevabı vermişti. “Verdiğiniz koordinatlar bulunduğunuz yerdir” Üsteğmen Günenç’in verdiği cevap ise şöyleydi: “Evet öyle, biz düşmana teslim olmak istemiyoruz, bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz budur. Bizi ateşlerimizle şehit edin.” Üsteğmen Günenç’in bu vasiyeti yerine getirilmişti.

Türk Tugayı, savaş alanlarında anne ve babasını kaybeden, kimsesiz kalan Koreli çocukların eğitimleri için Seul-Suwan’da, Tugay karargahının bulunduğu yerde, Suwan’da “Ankara” adıyla yatılı bir ilkokul açmıştı. 750 civarında çocuğun eğitim gördüğü bu okul Tugay’ın Türkiye’ye dönmesiyle birlikte kapanmıştır.

Vatanı için canını esirgemeyen Türk askeri, dünya barışı ve mazlum ülkelerin özgürlüğü uğruna gerektiğinde hayatını dahi feda etmekten geri kalmamıştır.

Kore’de Türk askerleri:

* Türk Silahlı Kuvvetlerinin sağlam ve ileri ”Askerlik Kültürü”ne sahip olduğunu,

* Türk ordusunun “Kahramanlık Geleneği”nin ve “Savaşçı Niteliği”nin devam ettirdiğini,

* Birlik ve birey olarak üst düzeyde olduklarını ortaya koymuştur.

Türk askeri savaş sona erdikten sonra da bir müddet Kore’de kalmaya devam etmiştir. Savaştan sonra Kore’ye 6 Tugay daha gönderilmiş. Son Tugay, 1961 yılında Türkiye’ye geri dönmüş, yerine bölük seviyesinde birlik bırakılmıştır. 1965–1971 yılları arasında ise manga seviyesinde bir şeref kıtası Tokyo’da Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil etmiştir.

1950-1971 yılları arasında, savaş dahil hayatını kaybeden Türk askeri sayısı 964’dür.(şehit:724, gaiben şehit:166, muharebe dışı hayatını kaybedenler:74)

Kore Savaşı, Türk ve G.Kore halkı arasında sarsılmaz bir kardeşlik bağı oluşturmuştur. 2002 Dünya Futbol müsabakalarında bu kardeş halkın Türk takımına ilgisi takdire şayandır.

Kore Savaşı’nın sonuçları

Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyaya açılımı, 1950 yılında Uzak Doğu’da, Kore Savaşı’na katılımı ile başlamıştır.

Kurtuluş Savaşı’ndan beri savaş alanlarına girmemiş olan Türk askeri, Kore Savaşı’nda destansı kahramanlık örnekleri vermiştir. Bu savaş, Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya alınmasında da çok önemli bir rol oynamıştır.

Türk ulusu, vatanı dışında da ciddiyetle savaşabilme azim ve kararlılığını göstererek dünyanın takdir ve itibarını kazanmıştır.

KORE SAVAŞI’NIN ŞEHİT VE GAZİLERİNİ SAYGIYLA ANIYORUZ

 

TÜRKİYE MUHARİP GAZİLER DERNEĞİ